Normalde genele yakın şeyler üzerine yazmaya çalışırım. Yani yazılarımın kimseyle zerre kadar ilgisi yoktur, Bu bir kitap olsaydı önsözün sonunda bir yazıyla ithaf edebilirdim birilerine. Ama blog olduğu için burada söylemem gerek sanırım. Kendime.. Ha bu arada yazımdaki kişi ve kurumların gerçek kişi ve kurumlarla hiç mi hiç ilgisi yoktur. Valla! Tamam biraz vardır. Azıcıktan biraz fazla belki. Tamam baya vardır. Yaşanmış bir hikayeden esinlendim diyelim. Tamam ulan gerçek hikaye işte!
Aylardan Frank, mevsimlerden Mark.. Anlayacağın çok çok uzun zaman önce. İlk amatör tiyatroyla tanıştığım zaman. Üniversite öğrencisi olarak bir tiyatro topluluğundaydım. Kulağa çok şaşalı geliyor değil mi? Öyleydi. Herkes(?) gibi tiyatroyu sevmiş bir sonraki provaya gitmek için can atardım. Üstelik 3.haftamda sahne tozunu yutmuştum bile. 'Resimli Osmanlı Tarihi'' adlı oyunda oynamıştım. Hafta kimsenin beni unutamayacağı bir kıyafetle, Babam görse kesin duyardı. E Karadeniz'de meşhurdur slim kıyafet giymek(!) Laf aramızda slim tayt giydirmişlerdi. Tabiki o heyecan.. Ilk sahneye çıktığım, zaman seyircilerin bakışları arasında kaybolan kalbinizin çırpıntısı. Tek kelimeyle tarif edilemez duygular.. Aramızda kalsın oyun oynanırken siyah perde kaplı sahne arkasından seyirciler gözükürdü; ama onlar bizi görmezlerdi. Bizde arkada katıla katıla oynayıp seyircilere nanik yapardık. Çok zevkli olurdu be!
Herşey iyi,güzel,hoş giderken bir çocuk tiyatroyla küstürülmeye çalışıldı. İftira en kötü şeydir bu hayatta, başkasına yapmadığın birşey yüzünden sorumluluk yüklemekte çabası. Edebiyat ile ilgilenenler bilir.Toplum için sanat; sanat için sanat olmak üzere 2 tür anlayış vardır. Çok basit ya bilgi vermek ya da eğlendirmek için yaparsınız bu illeti! İllet dediğime bakmayın en güzel illet! Bu topluluk ikisini de yapmıyormuş yahu. Tek gayeleri kendimiz için sanat egosuyla yapmak,. Etinden, sütünden faydalanmakmış! Merak edenler için; evet o topluluktan ayrıldım çünkü ben kendim için sanat yapmayı sevmiyorum. Tabikide hala olduğu gibi tiyatro oyunu izliyorum; çevreme izletiyorum! Hadi o zaman hayatı tiyatroloyalım. Etinden, sütünden haricinde..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar